Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Anksiyete Bozuklukları

Kaygı (anksiyete) her insanda görülebilir. Önemli bir sınava girmeden önceki tedirginlik veya çocuklarının eve çok geç bir saatte döndüğünde anne babanın huzursuz olması herkesin yaşadığı olan kaygılardır. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocukların bu tür normal kaygıları yaşaması son derece doğaldır. Çünkü bu çocuklar dikkatsizlikleri ve acelecikleri yüzünden sık hatalar yaparlar, iyi planlama yapamadıklarından birçok ödevlerini zamanında bitiremezler veya unutkanlıklarından eşyalarını kaybederler ve bu nedenlerle ‘bir şey unuttum mu, ödevim yetişecek mi’ gibi tedirginlikleri sık görülür. Kaygı bozukluklarında ise devamlı, aşırı düzeyde veya mantıksız şeylerden kaygı duyulan durumlar oluşur. Kaygı bozuklukları DEHB olan çocukların yaklaşık olarak dörtte birinde görülebilmektedir.

Kaygı bozukluklarında ise devamlı, aşırı düzeyde veya mantıksız şeylerden kaygı duyulan durumlar oluşur. Kaygı bozuklukları DEHB olan çocukların yaklaşık olarak dörtte birinde görülebilmektedir. Çocukluk çağında sık görülen kaygı bozuklukları, ayrılma anksiyetesi bozukluğu, tepkisel bağlanma bozukluğu ve fobilerdir. Ayrılma anksiyetesi bozukluğu ve tepkisel bağlanma bozukluğu bulunan çocuklar anne-babalarından ayrı kalmakta veya yalnız başına bir şey yapmakta zorlandıkları için okula gitmekte veya arkadaşlarıyla oynamakta zorluk çekerler. Fobiler toplumda yaygın olarak bilindiği gibi çocukların veya erişkinlerin kendilerine mantıklı gelmeyen şeylerden aşırı biçimde korku duymalarıdır. Birçok çocuk kaygılarını uzun süre kimseyle paylaşmadığından ve DEHB olan çocuklarda kaygı bozukluğundan çok davranış sorunları dikkati çektiğinden bu çocuklar uzun süre tedavisiz kalabilmektedirler. Seda 13 yaşında ortaokul ikinci sınıf öğrencisi; anne-babası ve öğretmenlerinin önerisiyle kliniğimize başvuruda bulundular. Seda’nın en önemli yakınmaları, dersleri dinleyememe, derslerde bazen çok hareketli konuşkan olup dersin düzenini bozma, bazen de dalıp gitmelerinin olması, dağınıklık, alınganlık, sürekli huzursuz, gergin ve tedirgin olmasıydı. Aileyle ve kendisiyle yapılan görüşmeler sonunda, Seda’nın yedi sekiz yaşlarına kadar çok hareketli, sinirli ve inatçı bir çocuk olduğu; daha sonraki yıllarda ise hareketliliğinde biraz azalma gözlenirken huzursuzluk ve tedirginliğine dikkat sorunlarının eklendiği anlaşıldı.

Seda sıradan olayları bile aklına takıyor, sinirleniyor bu nedenle kendisini çok gergin ve evhamlı birisi olarak tanımlıyordu. Okuldan alınan bilgiler, Seda’nın dikkatini toplamada çok önemli sorunları olduğunu, bunun yanı sıra hareketliliğinin, konuşkanlığının ve aceleci, yapısının geçmiş yıllara göre azalmış olmasına karşın sorun olmaya devam ettiğini gösteriyordu. Seda arkadaş ilişkilerini de doyurucu bulmuyordu. Arkadaşları Seda’yı tedirginliği ve aceleciliği nedeniyle aralarına almayı çok istemiyorlar, beraber olduklarında ise Seda arkadaşlarının sözlerinden ve davranışlarından alınıp sık sık onlara küsüyordu. Bütün bilgiler biraraya toplandığında Seda’nın aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat sorunlarının hepsini birden yaşayan DEHB olduğu ve eşlik eden yaygın anksiyete bozukluğu bulunduğu anlaşılmıştır. Ailenin ve okulun bilinçli olması ve bizimle işbirliği yapmaları Seda’nın heriki sorunun da belirlenmesine ve bunlara yönelik tedaviye başlanmasına yardımcı olmuştur.